Bu kargaşadan, bu kan deryasından menfaat uman leş kargaları
da piyasaya çıkmışlardı. Kimisi maddi
çıkarı için, kimisi cücelğini kamufle etmek için, kimiside sosyal ve siyasi
kazanımlar elde etmek için “ÇARESİZ KÜRDÜ” Apo’nun çöp makinesine doğru itmeye
çalışıyorlardı. A.Öcalan da, birer süprüntü olarak değelendirdiği insanları
makinenin dişleri arasında ezmeye devam
ediyordu.
Leş kargaları, durmadan kan dökücüleri perdelemeye
çalışıyorlardı. Bunu, hem belirttiğimiz nedenlerden dolayı menfaat sağlamak,
hem de Apo dan korktuklarından, onn
agzabına uğramamak için yapıyorlardı. Aslında bataklığa itildiklerini farkedenler
az değildi. Geçici menfaatler ve yine
geçici duygu tatminleri, giderek yerini çıplak gerçeklere bırakmaya başlıyordu.
Çünkü; dünyada herşeyin bir bedeli vardı. Bu bedel, mutlaka şu yada bu şekilde
ödenir. Bugün bu bedeli, hem Apo hemde hemde
Aponun gölgesinde vurgun vuranlar,
çaresiz kürdün kanıyla ödeyebiliyorlar. İşte o zaman, bu bedeller başka
türlü ödenecektir. Bazıları kendileri için o günlerin uzak olmadığını
biliyorlar ve ürperiyorlar. Fakat buna rağmen, kendlerini kaptırdıkları
girdaptan kurutlmak için, çırpınmaya cesaret edemiyorlar. Hayvanlar bile
tehlikeyi sezdiklerinde içgüdüsel olarak çırpınırken, bunlar; ruhlarını,
bedenlerini Apo canisine terkettiklerinden, ruhusz ve halsiz birer nesne
gibi kendilerini akıntıya bırakmışalrdır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder